-Fısıldadı... Duymadı...
-Hafifçe sesine bir ton verdi... Duymadı... -Konuştu... Dinlemedi.... -Bağırdı... Başını çevirdi, baktı ve umursamadı...
Hayat... Önce fısıldadı sonra konuştu , bağırdı ama O duymadı, duydu ama önemsemedi... Ve hayat , yavaşça uzaklaştı....
Yapamadığımız şeylerden, keşkelerden konuşuruz; kaçan fırsatlardan, yaşayamadığımız hayatlardan bahsederiz...Ne çok 'keşkeler' biriktiririz 'kurban' rolü oynayabilmek için...Halbuki hayat epeyce ses çıkarır, uyandırmak, harekete geçirmek için; ipuçları gösterir , yollar açar ....Ama 'kurban' rolü oynamak bize daha iyi gelir o anda, bir türlü kabul etmek istemeyiz ,fırsatları görmediğimizi ya da görmezden geldiğimizi..
Beklemekle gelmez güzel günler. Güzel günler ,hayatın fısıltılarının içindedir.Ummadığın anda karşılaştığın bir dost, bir fısıltıdır... Hep aradığın kırmızı elbisenin bir anda karşına çıkması bir fısıltıdır...Dinmeyen baş ağrılarının gittiğin bir konser sonrası bir anda geçmesi, bir fısıltıdır....Çok yaramaz bir çocuğun eve gelen küçük bir köpekle huzur bulması bir fısıltıdır.....Ve benzer sonsuz örnekler fısıltının ta kendisidir.
Görürsen, hissedersen, farkedersen; ancak ve ancak fısıltı duyulur....Eğer zihnin karışık ve bulanıksa, ve çevredeki hiçbir şeyin farkında değilsen, hayat bas bas bağırsa bile duyamazsın.
Farkettiğin yerde başlar hayat.
Gelişmek için kendi üzerimize çalışmak gerekir; kendimizi anlamak, sevmek, eleştirmek, desteklemek kısacası keşfetmek gerekir.Zihnin karmaşasını durdurmak gerekir, sakinleşmek,nefesi hissetmek, anda olmak gerekir.
Hayat da, güzel günler de bizi beklemez...Biz ancak istersek, karmaşanın içinde ki sakinliği, mutsuzluğun içindeki mutluluğu, acının içinde ki sevinci görebilir, duyabilir, farkedebiliriz.Aslında biz kovaladıkça hayat kaçar.... Duralım, görelim, hissedelim, farkedelim, duyalım...Hayatı bağırtmadan, fısıldadığı an yakalamaya çalışalım çünkü hayat yaşamaya değer ve doya doya yaşayacak kadar da güzel.Hep güzel hayatlara dokunmak üzere....Sevgiyle....

Comentarios